***

Bu Blog'da: Ünlü isimlerle yapılan röportajlar ve hikayeleri, gidilen workshop'lar, izlenilen; film-tiyatro-konser notları ve hafta sonu önerileri yer almaktadır.

...

24 Şubat 2017 Cuma

Tiyatro önerisi: Bütün Kadınların Kafası Karışıktır

Bir drama ne kadar gülebilirsiniz? 

Hiç mi? Çok mu? Biraz mı? Düşündünüz mü? Cevabınız nedir?

Ele alınan konu o kadar güzel bir şekilde kurgulanmış ki çok gülüyorsunuz, güldüğünüz kadar da  “hayat böyle işte maalesef ki” diyorsunuz. Bu noktada da derin bi düşünce içerisine giriyorsunuz, üzülüyorsunuz tam o sırada da devreye giren Aysel sizi gülmekten kırıp geçiriyor.

Oyun, Ece Temelkuran’ın kitabından esinlenerek hazırlanmış. Yöneten ve yazan Selen Uçer. Kendisinin oyunculuğunu da çok beğenirim. Geçmiş dönemlerde Özgü Namal ile birlikte rol aldığı “Kuçu Kuçu” oyununda tanışıklığım olmuştur sahne performansıyla.

Kafası karışık olan dört kadının bir araya geldiği, keyifli oyuncuların rol aldığı Bütün Kadınların Kafası Karışıktır’da; Ebru karakterini Deniz Çakır, Perran’ı Füsun Demirel, Aysel’i Zeynep Kankonde, Meltem’i İpek Türkan Kaynak ve Murat karakterini de Kadir Çermik canlandırıyor.

Başrolde Deniz Çakır yani Ebru var, Ebru bir yazar. Kocasından ayrılmış, bi depresyon döneminde olan hatta bu depresyonun son noktasına gelerek kendini öldürmeyi düşünen biri. İşte olaylarda tam bu noktada yani Deniz’in evinin, balkonundan intihar girişimine bulunmasıyla başlıyor. Bunun üzerine komşuları Perran, ünlü şarkıcı Meltem Kaya ve yardımcısı Aysel cama çıkarlar ve onu durdurmaya çalışırlar. Sağında ve solunda bulunan bu komşular, intihar etmemesi için denize sebepler sunar ve oyun akar gider.

Birbirinden apayrı 4 dört kadın. Bu kadınların tek ortak noktası kafalarının hepsinin karışık olması ve bu karışıklığın üstesinden de kendi yöntemleri ile birlikte baş etmeye çalışıyor olmasıdır.

Aysa Organizasyon tarafından sahneye koyulan oyunu çeşitli mekanlarda izleyebilirsiniz. Detaylara biletix’ten ulaşabilirsiniz.

İyi seyirler.

20 Şubat 2017 Pazartesi

Danilo Zanna Röportajım *Anne Bebek Dergisi 193/Şubat Sayısı

Danilo Zanna dediğimde aklınıza gelen ilk ne olur? Sempatik, sevecen, sıcakkanlı tam bizden biri dersiniz değil mi? Biz de aynen öyle deriz hatta fazlası var eksiği yok diye de ekleriz. Bizden daha fazla hakim durumlara, yemeklere, olaylara. Ülkesinde İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü okumuş, ardından da Gastronomi lisansı yapmış. Ülkemize misafir olarak gelmiş, aşık olmuş, kalmış. Dahası mı?... Bu ay, Zanna ailesine misafir olduk ve bol kahkahalı bir kapak çekiminin ardından okuyacağınız bu söyleşiyi gerçekleştirdik. Ah keşke okurken Danilo’nun sesini duyabilseydiniz röportajdan alacağınız keyif iki katına çıkıyor olacaktı o zaman eminim. Oğlu Zeno ve eşi Tuğçe Hanım ile son derece mutlu bir hayat sunan nam-ı değer Elin Oğlu yani Danilo Zanna’ya ve eşine bu güzel sohbet için teşekkür ediyoruz.

6 Şubat 2017 Pazartesi

Tiyatro önerisi: Tüy Kalemler

Bir arkadaşımın “Erdal Beşikçioğlu”nu sahnede izlemek istiyorum demesiyle tanıştım Tüy Kalemler oyunu ile. Aslında “Bir Delinin Hatıra Defteri” oyununa gitmek istemiştik, ancak bilet bulamayınca, rotamızı aynı ismin oynadığı Tüy Kalemler oyununa çevirdik.

Oyunu seçip bilet alamayınca, bilet bulduğumuz oyuna gitmeye karar verdik. Sıralama tersten olunca da başladım Tüy Kalemler'in konusunu ve yorumlarını okumaya.  Kısa bir araştırma sonrasında da “Vayy değişik bir oyun beni bekliyor.” diye geçirdim içimden.

Kahramanımız Marquis De Sade; 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirmiş olan Fransız Aristokrat, felsefe yazarı, yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü savunan ve erotik edebiyatın önemli yazarlarından yani edebiyatın aykırı isimlerinden biri. Yönetmenliğini Erdal Beşikçioğlu’nun yaptığı oyunda Sade’yi kendisi canlandırıyor. Onunla birlikte rahip rolündeki Saygın Soysal’da mükemmel bir performans sergiledi sahnede. Kendisini dizi ve filmlerinden takip eder, çok da beğenirim. Bu oyunda beğenim iki katına çıktı. Oyunu izleyince siz de eminim bana katılacaksınız.

Karanlıkta, dumanlar eşliğinde Beşikçioğlu başlıyor anlatmaya, ojeli tırnakları, karakterin içine girmiş deli hali sizi hemen kendine çekiyor.

Yazmayı çok seven bir aristokrat, onun hikayelerini okumaktan zevk alan bir kadın, akıl hastanesinde ona yardımcı olan rahip, işleri bozan yeni müdür… Olaylar bu dörtlünün etrafında dönüyor.

Kendisini okuyan kesimi ayaklandıran, kışkırtan yazılar yazan aristokrat, tüm uyarılara rağmen yazmaktan vazgeçmez, geçemez. Öyle ki kalemi ve kağıdı elinden alındığında bile kendi kanıyla çarşaflara yazılar yazar… Artık siz düşünün bu delinin ya da hepimizden daha da akıllı olan adamın halini. Bir de rahibin durumu var ki onu hiç sormayın…

Tek perde ve bir buçuk saat süren oyun Tatbikat Yapım’ıyla sahneleniyor.  Oyunu, 11 Şubat C.tsi günü Uniq Hall’de izleyebilir, diğer tarihleri www.tatbikatsahnesi.com ‘dan takip edebilirsiniz.

Ben “İyi ki de gelmişim.” diyerek oyundan çıktım. Bakalım siz neler diyeceksiniz?

Oyuncular: Erdal Beşikçioğlu, Gökhan Soylu, Saygın Soysal, Melisa Şenolsun, Işık Erdoğan, Diren Yurtseven, Onur Eroluş, Buğra Orhan, Beril Öztarakçı, Sena Kelahmet, Metehan Aktaş, Ceren Aydın

3 Şubat 2017 Cuma

Danilo Zanna röportaj notları *Anne Bebek Dergisi 194/Şubat Sayısı

Danilo Zanna ile Anne Bebek Dergisi’nin 194. sayısı için bir araya geldik ve cok güldük, çok eğlendik, keyif dolu bir röportaj gerçekleştirdik.

Danilo İtalyan bir şef, ülkemize gezmeye geldiğinde eşine aşık olmuş ve hayatının akışı değişmiş. Onu ekranlarla tanıştıran isim ise Derya Baykal olmuş. Detayları Şubat sayımızdan okuyabilirsiniz ama “Peki röportaj sırasında neler oldu?” derseniz, okumaya devam edin derim…

Kendisine baba oğul özel bir yelek ve papyon hazırlamıştık ama bedeni olmadı, başıma da ilk kez böyle bir olumsuzluk geldiğinden dolayı moralim hemen düştü. Çünkü çok özenmiştik, özel dikim yaptırmıştık hatta yelekler için çekim tarihimizi bile ertelemiştik. Olmama ihtimalini hiç düşünmemiştim… Ben evin içinde “Yaa çok üzüldüm şimdi.” diyerek dolanırken Danilo; “Olsun, moral bozmak yok, papyonlarla da güzel oluruz.” diyerek bizi toparladı hemen ve evi bir anda savaş alanına çevirdi. Savaş alanı diyorum, çünkü koltuk ve masa kendini bir anda evin ortasına buldu. Fotoğraflar için uygun alanı oluşturduktan sonra da başladık kendisini çekmeye. Oğlu ve eşi ile bize çok güzel kareler verdiler. Fotoğraf çekimleri sırasında oğluyla gitar çaldı, şarkı söyledi, biraz İtalyanca biraz Türkçe konuştu, hep güldü ve güldürdü.

Fotoğraf çekimi bittikten sonra evi eski haline getirdik ve kış soğuğuna inat içeri vuran güneşin sıcaklığı eşliğinde çayımızı kahvemizi içtik. Eşi Tuğba Hanım, son derece misafirperver biri. Çayımızın yanına atıştırmalık bir şeyler koymayı da ihmal etmedi. Sohbet ederken de Danilo “Allah aşkına yiyin”  diye ısrar edince bastık kahkahayı. O kadar çok bizden biri olmuşki arada kullandığı kelimeler, değimler “Yok artık bu kadar da olmaz” dedirten türdendi.

Keyifli geçeceğini biliyordum ama bu kadar çok güleceğimi hiç düşünmemiştim. Olayları yarım Türkçe ile anlatışı, rahat tavırları, kırk yıllık arkadaşına çaya gitmişsin gibi sunduğu samimi halleri ile “Elin oğlu” olarak nam salan İtalyan Şef Danilo Zanna ile yaptığımız röportajı mutlaka okuyun derim.

Deşifre sırasında zorlanmadım desem yalan olur. Ama deşifresinde bile çok güldüm. Eğlenerek yazdım röportajımızı, umarım siz de keyifle okursunuz.

Zanna ailesine çok ama çok teşekkür ediyorum.

Fotoğraf: Şahver Koçulu 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...