İnternette gezindiğim anların birinde
nerde, ne şekilde denk geldiğimi bilmediğim ama sonrasında röportaj yapmalıyım dediğim Barış Çakmak ile yazışmalarımız sonucunda şimdilerde oynadığı tiyatro oyunu olan “Korku İmparatorluğu” öncesi
Tünel’de Apera’da buluştuk. Oyun
Kumbaracı50’de oynanıyor. Konusu ise 11 eylül olayları. İşgalci bir Amerikalı ve hayatı dağılmış ve kırksekiz saat işkence gören iki Irak’lının yeniden hayata tutunma çabasını anlatıyor. Bir saat kadar süren etkileyici bir oyun. Oyuncularla iç içesiniz birazda. Ben şiddetle gidin diyeceğim ama Barış Çakmak
İlla da gelin demiyor çünkü tiyatronun yüksek bir sanat olduğunu düşünüyor. Eee durum böyle olunca da size bırakıyorum ben de oyunu izlemeyi yine de gidin diyerek.
Karşımda çok sert ve net birisini bekliyordum. Nedendir bilinmez ama bende öyle bir yer edinmiş zamanla. Oynadığı karakterlerden midir ya da resimlerinden midir veya her ikisi midir tam bilmiyorum ama bu izlenimimde yarı yarıya doğru çıktı. Şöyle ki kendisi son derece net ama o kadar da sert değil. Son derece keyifli geçti röportajımız durum böyle olunca da.
Son zamanlarda neler yaptığından birçok konuya kadar konuştuk kendisiyle. Röportajımızı birkaç gün içinde sizinle de paylaşacağım. Öncesinde birkaç küçük detay paylaşmak istedim.
Neyi neden istediğini çok net bilen biri mesela.
Az da olsa
ukala tavrı olan biri.
İyi bir oyuncu. (bunu sadece basit bir tv izleyicisi olarak söylüyorum)
Röportaj yapması keyifli biri çünkü
uzun cümleler kuruyor.
Hayatı boyunca
berbere gitmekten, o koltuğa oturmaktan tedirginlik duyan biri.
3. sınıfta oyuncu olmaya karar veren ve işe
Venedik Tacir’i ile başlayan biri.
Kırılma noktasını üç bölümden öteye gidemeyeceğini düşündüğü
“Zerda”dizisinin doksan bölüm devam etmesiyle yakalamış biri
Sanatın her dalı ile ilgilenilmesi gerektiğini düşünen ve bunun
mutlaka böyle olması gerektiğine inanan biri.
Oyunculuk için; “büyük bir kumar oynadım ama elim sağlamdı, kazandım.” diyen biri.
Onun kadını mutlaka
kitap okumalı ama yetmez zeki olmalı, güzel olmalı aynı zamanda da.
Herkesin
tiyatroya gelmesine gerek yok diye düşünen biri.
İçi dolu her eleştiriyi kabul eden biri.
Resimler yapan ve
sergi açma yolunda ilerleyen biri.