***

Bu Blog'da: Ünlü isimlerle yapılan röportajlar ve hikayeleri, gidilen workshop'lar, izlenilen; film-tiyatro-konser notları ve hafta sonu önerileri yer almaktadır.

...

29 Nisan 2013 Pazartesi

Anne Bebek Dergisi 149/Mayıs Sayısı

Bu ay stüdyomuza annesinin güzelliğini alan şirin bir kızımız konuk oldu. Nisa-Derya Dizdar çiftinin boncuk gözlü kızı Ayşe Ela Dizdar ile keyifli birkaç saat geçirdik çekimler sırasında. Sadece ve sadece canı istediği an poz veren yani “Keyfim bilir…” diyerek bize eğlenceli zamanlar geçiren afacanımızdan harika bir Anneler Günü kapağı almayı başarmış olmanın mutluluğu ile Ayşe Ela'nın annesi Nisa Hanım’ın ve tüm annelerimizin bu özel gününü kutlarız. Unutmadan, çekimlerimiz sırasında yanımızda olan Ela’nın anneannesine de katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

22 Nisan 2013 Pazartesi

Carousel Instyle Dergisi *Benim köşem



Çocukluk anılarımın en keyifli günlerinden: 
23 Nisan
Ayın en güzel zamanlarından birinde yani her 23 Nisan günü ya da çoğu 23 Nisan günü çocukların heyecanlarını, heveslerini kursaklarında bırakacak yağmur damlaları düşse de yere yine merakla o gün beklenir, hazırlıklar yapılır hem okullarda hem de statlarda  Çocuklara armağan edilen bu bayrama hakkını vererek bana yaşatan aileme çok teşekkür etmek isterim. Çünkü ben her 23 Nisan günü Beşiktaş İnönü Stadı’na gider, orada gösterileri izler, sonra Lunaparka ya da Hayvanat Bahçesi’ne geçer, yemek yer ve dolu dolu bir günün mutluluğunu cebime koyarak evime dönerdim. Şimdi ne zaman bir kutlanası bayram olsa ben hep bu anlarımı hatırlarım. Keyif dolu çocukluk günlerim, bugünlere anlatılacak hikayelerim…

                                            Dergiyi Carousel AVM'de bulabilirsiniz...

18 Nisan 2013 Perşembe

Hafta sonu önerisi: Rahmi M. Koç Müzesi'ne gidin!

Her hafta sonu bir alışveriş merkezinde gezmekten, sokaklarda yürümekten sıkıldıysanız eğer size önerim yakınınızdaki yerleri keşfe çıkın. En azından ben önünden kaç kere geçtiğimi bilmediğim ve her seferinde "Bir kere buraya gelmek istiyorum." diye cümle kurduğum Rahmi M. Koç Müzesi'ni keşfe çıktım geçen hafta pazar günü...
Keşfe başlamadan önce, müzenin sadece birkaç saatimi alacağını düşünerek başladım gezime. Bunu özellikle belirtiyorum, çünkü buraya gelmeyi planladığınızda ortalama dört saatinizi ayırmanız gerekmekte. Her köşede keşfedilecek, merakla okunacak ve fotoğraf çekilecek şeyler olunca zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz ve sonunda "Şaka gibi saat kaç olmuş ve biz daha yeni gezimizi tamamlıyoruz." cümlesini kurmanız kaçınılmaz oluyr. En azından ben ve arkadaşım bu cümleyi kurduk.

Tarihi Lengerhane Binası, Tarihi Hasköy Tersanesi ve Açık Hava Sergileme Alanı olmak üzere üç bölümden oluşan müzede ilk durağımız antika arabalar...
Her biri şahane bunların ama benim en çok dikkatimi çeken -ki beni tanıyanlar bu takıntımı çok iyi bilir- MiniCooper'lar oluyor. Fotoğrafta da gördüğünüz gibi ilk durağımda çok mutlu olarak yoluma devam ediyorum...

Mini'lerden sonra elbette dikkatimi çeken diğer takıntım ve tutkum olan antika daktilolar oluyor. Onlardan bir tane de benim odamda var çünkü... Matbaa bölümü de yine dikkatimi çeken bölümlerden biriydi elbette.

Meşhur Taksim/İstiklal'in Tramvayı...
Tramvayda fotoğraf çekilmeyi her zaman istemiş ama İstiklal'de bunu gerçekleştirememiş biri olarak "Asılmak tehlikeli ve yasaktır" yazmasına rağmen asılarak bir sürü fotoğraflar çekildim. Bunları da sizlerle paylaşmak istedim. Ama lütfen, fotoğraflarıma asılmak tehlikeli ve yasaktır diyerek yine ulaşım araçaları ile devam ediyorum. Gördüğünüz bir sürü arabadan biri sizin içine oturup poz vermeniz için sizi bekler. Nasıl sizce de kulağa hoş gelmiyor mu?

16 Nisan 2013 Salı

Bihter Özdemir Dinçel: "Oğlum bütün insani duygularımı güncelledi."



Anne Bebek Dergisi için yaptığım bu röportaj aynı zamanda 17.04.13 tarihli Milliyet Gazetesi Cadde Eki'nde yer aldı.





Hayattan neyi, ne zaman, neden istediğini bilen, on yedi yaşında felsefe okumayı ama aynı zamanda tiyatrocu olmayı da isteyen bu ikisini de yapan ve hatta oyunlar yazan, okul dönemlerinde çok çalışan, bilgi birikimi olan insanların görüşlerini önemseyen, tiyatro kulislerine girip “Benim bir senaryom var, bir deneme çekimim var. İlgilenirseniz, yorum yaparsanız sevinirim.” diyen, kiminden dönüş alan kiminden alamayan cesaretli bir isim olan Bihter Özdemir Dinçel ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. “Avrupa Yakası”, “Haneler”, “Vay Arkadaş”, “Geniş Aile” ve şimdilerde de “Ali Ayşe’yi Seviyor” dizisi ile karşımızda olsada biz onunla hem annelik heyecanını hem de hamilelik sürecini, iki ay ara ile hamile kaldığı arkadaşı Elif Ezgi Uzmansel ile birlikte kaleme aldığı “Gebelere Balon” kitabı hakkında sohbet etmek için Sofa Hotel Cafe’de buluştuk…


15 Nisan 2013 Pazartesi

Kargo konserine gidilir mi?

Kargo C.tsi akşamı Beyoğlu Mask Live'da sahne aldı. Ben de hem yeni albümlerini canlı dinlemek hem de "Ozan Anlaş'ın performansıyla birlikte yeni Kargo sahnede nasıl?" sorusunu cevaplandırmak için oradaydım. 

On bire doğru benim de favori şarkılarımdan biri olan ve aynı zamanda albümün ismi olan "Gelecekle Randevum Var" şarkısı ile başladılar... Konserin detaylarına geçmeden önce Kargo ile aramdaki bir duygusal bağı sizlerle paylaşmak isterim...

Kargo'yla aramda bir duygu var(dı)!
Yıl 2005... Kargo bir cover albüm çıkarır ve solisti o zaman Koray Candemir'dir. Mevsim yaz, aylardan Ağustos. Ben Didim'deyim. Çok sıcak bir yaz akşamında Kargo sahnede. Bense onu göremeyecek kadar çok uzak bir noktadayım kalabalıktan dolayı. Keyifli şarkılarla konser devam eder, o sırada yanımda biri belirir, inanamayıp dönüp bir daha ve bir daha bakarım o kişiye, çünkü o kişi benim kalbimin atış ritmini değiştiren, aynı şehirde yani İstanbul'da yaşamamıza rağmen bazı durumlar dışında hiç denk gelmediğim, bakıp konuşamadığım adamdır. İkimizde birbirimizin adından başka hiçbir şeyi bilmiyorduk. Çok uzaktan ortak bir arkadaşımız vardı, o da olayı henüz bilmiyordu zaten. Tüm bu bakışmaların ardından yanımda gördüğüm kişiyle aynı şeyi düşündüğümüzü düşündüğümüz sırada Kargo sahnede "Yıldızların Altında" şarkısını söyler tam o sırada yağmur yağmaya başlar. Tipik bir Türk filmi formatında başlayan bir aşk hikayesinin şarkısını yıllar sonra bir kez daha canlı dinlediğimde ve kapanışa doğru "Yıldızların Altında" şarkısını söylediklerinde aklımdan bunlar geçti. Yaşanıp biten aşklarınız iyi hatırlanır olsun her zaman der ve cumartesi akşamki Mask'taki konsere geri dönerim.

İlgi azdı ve bu da beni şaşırttı!
Bir dinleyici olarak sesini başarılı bulduğum yeni Kargo Grubu'nu neden bu kadar az kişi dinlemeye gelmişti bilemedim. "Koray'lı Kargo tamamda yenisi benim için Kargo değildir." cümlesini röportajımdan sonra çok fazla duydum. Kaçıranlara şunu söyleyebilirim ki sahnede iki saate yakın enerjisi yüksek biri grup vardı.Yeni şarkılarının yanında eski şarkılarından da seçmeler yapmakla kalmayıp bir Sertap Erener bir de Kayahan şarkısı söylediler. İki  saate yakın aralıksız müzik vardı. Ben ve arkadaşım konserin sonunda İstiklal'de yürürken aynı cümleyi kurduk: "Bu kadar beklemiyordum, gerçekten de çok iyiydi!"

Favori şarkım: Beni Bırakma dinlemek için tıklayınız

12 Nisan 2013 Cuma

Anıtkabir gezisinden notlarım

"Anıtkabir gezimiz var" diyen Çalköy Dernek Başkanı'na "Ben de geliyorum." diyen 50 genç ile birlikte Anıtkabir'e gittik hafta sonu.  

İlk destek Sarıgül'den...
Dernek olarak yapılan toplantıda hep birlikte ortak bir istekle Anıtkabir gezisine karar verdikten sonra sıra araçların ayarlanmasına gelince birçoğumuzun aklından ortak isim geçti. Elbetteki o isim Sayın Mustafa Sarıgül'dü. "Acaba bize araç verir mi?" düşüncesi hiçbirimizin aklından geçmedi Mustafa Sarıgül ismini dillendirdiğimizde, çünkü biliyordukki kendisi de bizim gibi bir Atatürk çocuğuydu ve bu yüzden de bizi destekleyecek sayılı isimlerden biriydi. Dernek Başkanı'mızı bugün git yarın gel modu ile karşılamayan, ulaşılabilir olan Mustafa Sarıgül'e ve adına bize yardım eden Şişli Belediyesi çalışanlarına gezi de buluna herkes adına teşekkür ediyorum.

Diğer araç Sarıyer Belediyesi Şükrü Genç'ten...
Grubumuz kalabalık, temin ettiğimiz araç küçük olunca ikinci başvurumuz kardeş belediyeye yani Sarıyer'e oldu. Onlarda bizi gideceğimiz bu yolda desteklediler ve araçlarını bize tahsis ettiler. Bu yüzden de Sarıyer Belediye'sine de teşekkür etmek istiyorum giden 50 kişi adına.

9 Nisan 2013 Salı

Kargo Grubu'nun gelecekle randevusu var

   
Kargo Grubu ile yaptığım röportaj bugünkü Milliyet Gazetesi Cadde Eki'nde yer aldı
                                            ***
Yenilenen ve çok güçlü bir vokalistle “Ben hala burdayım ey dinleyenim.” diyen Kargo Grubu ile klip çekimlerine mola verdikleri vakit güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Enerjisi yüksek üç erkek sorularıma tıpkı şarkılarında olduğu gibi açık, net, yalın cevaplar vererek “Gelecekle Randevum Var” albümünü çok güzel bir şekilde anlattılar bana. Gruba yeni katılan Ozan Anlaş bir buçuk yıldır, Burak Karataş on yedi ve en eski olan Selim Öztürk’te yirmi yıldır grubun bir parçası olarak; “Aslolan iyi müzik yapmak, bunu sunmak ve dinleyici ile buluşmaktır.” diyerek başlıyorlar anlatmaya. Bu arada “Gelecekle Randevum Var” ve “Beni Bırakma” şarkıları benim favori parçalarımdan.
Fotoğraf: Hilal Gündoğan - Naren Halitoğlu
Klip çekimine geldiğimizden çekimle ve şarkı seçiminizle başlayalım sohbetimize. Neden “Bana Yalan Söylediler” şarkısını tercih ettiniz?
Burak Karataş: Yeni oluşumdan dolayı bir bar programı yapmak istedik. Onun repertuvar çalışmaları sırasında aklımıza gelen şarkılardan biriydi bu parça. Stüdyoda çaldığımız zaman ortaya çok güzel bir enerji çıktı. Kendimizi ve Kargo’yu çok iyi yansıttığını düşündüğümüz bir düzenleme olunca, programlarda da performe ettiğimizde çok katılımcı ve pozitif yaklaşımlar da alınca, albüme koymaya karar verdik. Şimdi de o parçaya klip çekiyoruz.
Sahne:
Ozan: Hayatım
Selim: Sahnede olmayı seviyorum
Burak: Harika bir şey
Karşımda 20 yıllık bir Kargo grubu var ancak grubun elemanları zaman zaman değişmiş. En eski grup üyesi olarak Selim, sen nasıl yorumluyorsun bu değişimleri?
Grupların yirmi yıl sürmeleri olağan durum değil. Yabancı gruplar bile yirmi yıl sürmüyorlar pek. Az sayıdaki gruplar, aynı dokuyu koruyarak devam ediyor. Bunun da nedeni; insanlar grup müziği yaparken birbirlerinden belki sıkılıyorlar, belki değişiklik arıyorlar ve bu değişiklik sürecini doğru yönetemiyorlar bilemiyorum. Tabiki insanlarla alakalı olan bir durum. Bu yüzden de bizim grupta da bugüne kadar değişiklikler oldu. Bizim önem verdiğimiz hep şu oldu; grubun ismine uygun davran! Aslolan gruptur diye düşündük. Kargo’yu kendimizin üstünde tutarak, Kargo’nun yaşamasını istediğimiz için, kendi müzik yaşantımızdan daha da önemli bir noktaya soktuk. Bu yüzden de eleman değişikliklerinden sonra ayakta tutmaya karar verdik. Grubu bizde bırakabilirdik ama Burak’la konuşup devam ettirme kararı aldık daha önceki olan değişikliklerimizdeki gibi. Önemli olan grubun ismini devam ettirmek bizim için.
Fotoğraf: Hilal Gündoğan - Naren Halitoğlu
Tam da bu noktada Ozan Anlaş devreye girdi yani. Peki Ozan, grupların bateristi, gitaristi değişebilir ama vokalist gitti mi sanki o grup başka bir isimle karşımızdaymış hissine kaptırır insanı. Sen nasıl dahil oldun gruba?
Bir müzik şirketinde çalışıyordum. Uzun zamandır Kargo’nun solist aradığını biliyordum. Ben de çeşitli sahnelerde, gruplarda müzik hayatıma devam ediyordum. Profesyonel müzik hayatına başlamam Selim ve Burak’la tanıştıktan sonra oldu. Evde bir demo hazırladım onlara üç eski Kargo şarkısından oluşan. (Yıllar Sonra, Renklerin İçinde, Son Defa). Ertesi gün Selim beni aradı, buluştuk konuştuk. Biraz zaman geçirelim diye düşündük. Üç hafta birbirimizi anlamamız ve yorumlamamız için bize yetti. Kafa yapılarımızın örtüştüğünü de görünce “Seninle devam etmek istiyoruz.” dediler ve başladık çalışmalara. Yaklaşık bir buçuk yıldır da büyük bir keyifle grubun içindeyim.

Bu risk değil mi? Kargo grubu değince bir isim var ortada ve dinlediğimiz başka bir ses.
Selim: Katılıyorum, ses grup için çok önemli. Bu tarz düşünen insanlarda var. Biz sürekli yeni şarkılar verdikçe dinleyenlerimize ve bunlarda beğenildikçe zamanla bu düşünce uzaklaşacaktır ve Kargo grubu yine kabul edilecektir diye düşünüyoruz.

6 Nisan 2013 Cumartesi

Sonsuzluk

Yeryüzünde, gökyüzünde kafamızı çevirdiğimiz her yerde karşımıza çıkar mavi renk... Mavi rengi seven insanlar genellikle sakin, düzenli, güvenilir, sadakat sahibi, barışçıl ve içe dönük olurlar. Ben de bu özellikleri taşıyan tüm mavi severler için alternatifler seçtim.

2 Nisan 2013 Salı

Dantell Design Workshop'undan notlarım

Geçen gün Türk kültürünün çeyiz konseptini günümüze taşıyan Dantell'in çanta yapımı workshop'una davetliydim. Son derece keyifli vakit geçirdim atölyelerinde.

Sürekli değişen fikirlerim dikiş aşamasına kadar devam etti. "Broşlar sağda mı dursun, yoksa solda mı? Danteller üstte mi, yoksa aşağıda mı daha güzel durur? Siyah mı yoksa başka renk mi kullansam?" diye düşünerek tasarladığım çantam sonunda istediğim şekle kavuşarak koluma en yakışır bir hale gelince, biran önce yaz olsun istedim. Yaz olsunki bende takayım koluma plaj çantamı :=)

Üstelik bu benim ilk kez tasarladığım bir çanta olduğundan dolayı, benim için değeri de büyük. Hem fena da olmadı hatta gayette güzel oldu. Zevk benim, emek benim. Bunu da başardım, bunu da becerdim. Ohh ne mutlu bana. 
Ama bu çantada sadece benim emeğim yok, parçaları birleştirip diken ustamıza da çok teşekkür ederim bu titiz çalışması için ve tabiki Dantell'e teşekkür ederim bu keyifli daveti için.

Siz de sandıklarınızda sararmaya yüz tutmuş, aman artık modası geçti deyip kullanmadığınız, annelerinizin ya da sizin ördüğünüz göz nuru dantellerinizi farklı tasarımların içine harmanlayarak kullanabilirsiniz.

Geçmişle gelecek arasında nostaljik bir köprü kuran, 2010 yılında kurulan Dantell markasının ürünlerine Kapalıçarşı, Akmerkez, Suadiye ve Akaretler mağazalarından ulaşabilirsiniz.www.dantell.com                                                    
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...