Karşısındaki kişiyle
konuşurken mutlaka göz teması kurması gerekenlerden biri Cemil İpekçi. Ben
kendisinin, seçtiği yaşam biçimini; “Sana ne? Ben böyle çok mutluyum, elbetteki
konuşacak cümleleriniz var, konuşun ama bunlar beni mutsuz etmez” ifadesindeki
duruşunu çok beğeniyorum. Cinsel tercihi, seçimleri, yaşantısı beni
ilgilendirir mi? Hayır. Yaptıkları, tasarımları, dobralığı benim dikkatimi
çeken. Sorularımı cevaplarken -her cümleye inanarak, altına imzasını atarak
cevaplaması da- yine beni etkileyen bir duruş oldu. Her Cuma akşamı
Habertürk’te izlediğim kişiden bir başkası yoktu yanımda. Hani genelde ekranda,
programlarda şıkır şıkır konuşanlar bazen böyle özel röportajlarda bir başka
oluveriyorlar ya he işte öyle bir şey yoktu Cemil İpekçi’de. Kadının Allah’ı
çağrıştırdığına inanan, alkışla yuhalanmayı aynı tutan, takılarından
ayrılmayan, gözlerindeki sürmesiyle, yüzündeki bıyığı ile en büyük başkaldırışı
gösteren, kendine inanan, başarmak diye bir şeyin olmadığını savunan, kendini
seven, etrafla değil kendiyle mutlu olan biri o. Kısa ama içten olan bu söyleşi
için Cemil İpekçi’ye teşekkür ederim. Sen hep tasarla olur mu?
Yaratma sürecini
merak ederim her zaman. Defile,
sergi sonuçtur peki öncesinde neler olur?
Bu soruyu çok soruyorlar, aslında ben hiçbir defileye hazırlanmam. Şu anda sponsorlarım olsun hemen yapabilirim bir defile. Ben tüccar olmak istemedim. Defile yapacak bir param yok, hiçbir zamanda böyle bir bütçem olmayacak. Şu an bir sponsorum gelse beynimde koleksiyonlarım hazır, ben beklemem, notlarımı alıyorum, hergün yeni bir şeyler dönüyor beynimde. Sonra sponsor çıkınca da içlerinden birini seçip yapıyorum. Beni hayat etkiliyor. Örneğin bugün Malta köşkündeyiz, biraz eskiyi yaşadım, beni etkilememesi mümkün mü? Tarihi de çok seviyorum. Sabah giyinirken 18. yy’a ait hakiki ipek bluzumu dolabımdan alıp giydim. Bu dokuyu okşarken onu da okşuyayım diye giydim mesela üzerimde gördüğünüzü. Boynumdaki Berat’ı her zaman takmam mesela. Bugün takmak istedim saraya geliyorum diye. Yani sonuç olarak; bir yaratma süreci yoktur bence. Sanatçı olmak demek her saniye bir şeyleri beyninizde düşünmektir zaten. Biz yaratmıyoruz, uygulayıcıyız. Çünkü yaradan yaratmış zaten. Biz çevremizden etkilenip, etraftan birşeyler çıkartanız sadece.
Bu soruyu çok soruyorlar, aslında ben hiçbir defileye hazırlanmam. Şu anda sponsorlarım olsun hemen yapabilirim bir defile. Ben tüccar olmak istemedim. Defile yapacak bir param yok, hiçbir zamanda böyle bir bütçem olmayacak. Şu an bir sponsorum gelse beynimde koleksiyonlarım hazır, ben beklemem, notlarımı alıyorum, hergün yeni bir şeyler dönüyor beynimde. Sonra sponsor çıkınca da içlerinden birini seçip yapıyorum. Beni hayat etkiliyor. Örneğin bugün Malta köşkündeyiz, biraz eskiyi yaşadım, beni etkilememesi mümkün mü? Tarihi de çok seviyorum. Sabah giyinirken 18. yy’a ait hakiki ipek bluzumu dolabımdan alıp giydim. Bu dokuyu okşarken onu da okşuyayım diye giydim mesela üzerimde gördüğünüzü. Boynumdaki Berat’ı her zaman takmam mesela. Bugün takmak istedim saraya geliyorum diye. Yani sonuç olarak; bir yaratma süreci yoktur bence. Sanatçı olmak demek her saniye bir şeyleri beyninizde düşünmektir zaten. Biz yaratmıyoruz, uygulayıcıyız. Çünkü yaradan yaratmış zaten. Biz çevremizden etkilenip, etraftan birşeyler çıkartanız sadece.
Kendime hiçbir ad
takmıyorum…
Ben kendimi keşfetmedim, insanlar beni 4 yaşımda keşfetmiş. İlk kanaviçe yapıyorken annem keşfetmiş. -ki annemde çok güzel yapardı, ona baka baka başlamışım.- 5 yaşımda da bir palto yaptığımda fark etmişler esasen. Ben hala kendimi keşfetmiş değilim ve hala da kendime hiçbir ad takmıyorum. Bazen sizlerin sevgisi beni şaşırtıyor. Ne yaptımki ben bu kadar seviliyorum diye düşünüyorum.
Ben kendimi keşfetmedim, insanlar beni 4 yaşımda keşfetmiş. İlk kanaviçe yapıyorken annem keşfetmiş. -ki annemde çok güzel yapardı, ona baka baka başlamışım.- 5 yaşımda da bir palto yaptığımda fark etmişler esasen. Ben hala kendimi keşfetmiş değilim ve hala da kendime hiçbir ad takmıyorum. Bazen sizlerin sevgisi beni şaşırtıyor. Ne yaptımki ben bu kadar seviliyorum diye düşünüyorum.
Neler yapıyorsunuz bu
aralar?
Tv programı devam ediyor. Kışa değerlendirdiğim tekliflerim var. Ekim ayında ilk kitabım çıkacak. Şu anda ağustos eylül sonunda tek kişilik oyunumun senaryosu üzerine çalışıyorum. Bu kış olmazsa tek kişilik oyunumla karşınızda olacağım inşallah.
Tv programı devam ediyor. Kışa değerlendirdiğim tekliflerim var. Ekim ayında ilk kitabım çıkacak. Şu anda ağustos eylül sonunda tek kişilik oyunumun senaryosu üzerine çalışıyorum. Bu kış olmazsa tek kişilik oyunumla karşınızda olacağım inşallah.
Kitabınızda neler
olacak?
İçinde hikayeler, yaşanmışlıklar var. Biyografi kitabımdan, 4 ay sonra çıkacak. Tek kitaba sığdıramadığımdan tüm yaşanmışlıklarımı 4 kitaba sığdırabildim ancak. Beni etkileyenleri yazdım, her bir aşkıma isim taktım ve yazdım. Dedikodu kitabı değil, hayatta yaşadıklarım yer alacak. Yuhalanmalarım, alkışlanmalarım, baş kaldırışlarım, ayağıma konan muz kabuklarım, bu kabukları nasıl keşfettiğim ve hayatta yürümeyi nasıl öğrendiğim…
Başkaldırışınız…
En büyük başkaldırışım, yukarıda sürmesi, aşağıda bıyığı olan biri olmam. Bundan büyük baş kaldırış olur mu hiç?
Sizi takısız düşünmek, çırılçıplak görmek gibi bir şey desem…
Çok doğru! Takılarımın her birinin anlamı var. Yaşamımda en düşkün olduğum giysilerden biridir takı. Hayatımda kendimi takısız hiç görmedim. Sürekli onları değiştiririm, onlarla uyurum hep vardır takılarım. Artık takı ile elbise birleşti. Ben yıllardan beri çoğu elbisemin askılarını bile bijuteri kullanıyorum. Yurt dışına gittiğimde aksesurlar topluyor, buraya getirip tasarlıyordum. Şimdi artık burada da aksesuarların giysi ile buluştuğunu görüyoruz. Hatta bu yaz belirli koleksiyonlarınn içinde mayo ve bikinilerde bujuterinin olduğunu gördüm. Ben 15 yıl öncesinde yaptığım koleksiyonda zaten bir sürü bijuteri kullanmıştım.
İçinde hikayeler, yaşanmışlıklar var. Biyografi kitabımdan, 4 ay sonra çıkacak. Tek kitaba sığdıramadığımdan tüm yaşanmışlıklarımı 4 kitaba sığdırabildim ancak. Beni etkileyenleri yazdım, her bir aşkıma isim taktım ve yazdım. Dedikodu kitabı değil, hayatta yaşadıklarım yer alacak. Yuhalanmalarım, alkışlanmalarım, baş kaldırışlarım, ayağıma konan muz kabuklarım, bu kabukları nasıl keşfettiğim ve hayatta yürümeyi nasıl öğrendiğim…
Başkaldırışınız…
En büyük başkaldırışım, yukarıda sürmesi, aşağıda bıyığı olan biri olmam. Bundan büyük baş kaldırış olur mu hiç?
Sizi takısız düşünmek, çırılçıplak görmek gibi bir şey desem…
Çok doğru! Takılarımın her birinin anlamı var. Yaşamımda en düşkün olduğum giysilerden biridir takı. Hayatımda kendimi takısız hiç görmedim. Sürekli onları değiştiririm, onlarla uyurum hep vardır takılarım. Artık takı ile elbise birleşti. Ben yıllardan beri çoğu elbisemin askılarını bile bijuteri kullanıyorum. Yurt dışına gittiğimde aksesurlar topluyor, buraya getirip tasarlıyordum. Şimdi artık burada da aksesuarların giysi ile buluştuğunu görüyoruz. Hatta bu yaz belirli koleksiyonlarınn içinde mayo ve bikinilerde bujuterinin olduğunu gördüm. Ben 15 yıl öncesinde yaptığım koleksiyonda zaten bir sürü bijuteri kullanmıştım.
“Başarı” kelimesini
tanımlamanızı istesem sizden…
İyiliğin ve gidişin sonu yoktur. Başarı diye bir şeyi kabul etmem. Başarı encak evrenin sonu bulunduğunda bulunur.
İyiliğin ve gidişin sonu yoktur. Başarı diye bir şeyi kabul etmem. Başarı encak evrenin sonu bulunduğunda bulunur.
Birçok şeyi yapmış
biri olarak, yapmak istedikleriniz, hayalleriniz var mı?
Bale yapmak isterdim yaşım artık geçti, güzel bir osmanlı filminin sanat danışmanı olmak hayallerimden biri –ki bu olabilir- Resim sergisi açmak istiyorum, şarkı söylemek istiyorum. Hayallerimin sonu yok. Hayatımda sabah ne isteyerek uyanmışsam onu yaptım, bu yüzden gönlümden ne geçiyorsa onu yapacağım tüm yaşantım boyunca.
Bale yapmak isterdim yaşım artık geçti, güzel bir osmanlı filminin sanat danışmanı olmak hayallerimden biri –ki bu olabilir- Resim sergisi açmak istiyorum, şarkı söylemek istiyorum. Hayallerimin sonu yok. Hayatımda sabah ne isteyerek uyanmışsam onu yaptım, bu yüzden gönlümden ne geçiyorsa onu yapacağım tüm yaşantım boyunca.
Son olarak herkes
tatilde, Bodrum’da güneşin tadını çıkarıyor siz burdasınız…
Tatil yapamıyorum ben. Geçmiş yıllardan bir olayı paylaşyım sizinle: İlk gün havuzda, mutlu gibiydim. İkinci gün yandaki hanımın mayosu bollaşmış, takıldı gözüme. Kendime tatildesin Cemil deyip dursam da söylemeden edemedim. “Hanımefendi mayonuz bollaşmış, ben hemen provasını yapayım da yandaki terzide düzelttirelim.”dedim. Bu da yaklaşık 4-5 saatimi alınca, anladımki ben tatil yapamıyorum. Benim iş hayatım, yaşam biçimim. Tatil çalışanlar için, ben çalışmıyorum. Siz beni çalışıyor olarak görüyorsunuz ama benim yaşam biçimim bu.
Tatil yapamıyorum ben. Geçmiş yıllardan bir olayı paylaşyım sizinle: İlk gün havuzda, mutlu gibiydim. İkinci gün yandaki hanımın mayosu bollaşmış, takıldı gözüme. Kendime tatildesin Cemil deyip dursam da söylemeden edemedim. “Hanımefendi mayonuz bollaşmış, ben hemen provasını yapayım da yandaki terzide düzelttirelim.”dedim. Bu da yaklaşık 4-5 saatimi alınca, anladımki ben tatil yapamıyorum. Benim iş hayatım, yaşam biçimim. Tatil çalışanlar için, ben çalışmıyorum. Siz beni çalışıyor olarak görüyorsunuz ama benim yaşam biçimim bu.
Tasarım: Bora Börü
Cemil İpekçi gibi moda dünyasının duayenlerinden birisiyle söyleşi yapmak çok keyifli olsa gerek;) Bu sayede yeni projelerini ve pek çok yerde duymadığım farklı yönlerinide öğrenmiş oldum...
YanıtlaSilİnsanın kendi olabilmesi ne güzel birşey.Kendi olduğu için sevdiği işi yapıyor,işini sevdiği için kendini çalışıyor saymıyor.Çok güzel bir röportaj emeğinize sağlık Aslıhan hanım:)
YanıtlaSilEvet Demet çok keyifliydi. Ben de :=)
YanıtlaSilÇoook teşekkür ederim Tubanne.
herkese sevdiği işi yapması nasip olmuyor malesef.
YanıtlaSil