Tek bir gün bile
yeterdi
Her şeyden önce, tüm şeylerden önce, söylenmemiş cümlelerden önce bir yolculuğa çıkmak isterdim seninle ruhu en eski kokan haliyle. En planlı ama en plansız akışında, kaçmak isterdim uzak bir yere ya da yakın ama sadece bizce olan bir yerlere. Öyle uzun uzun günlerce gecelerce kalmamıza da gerek yoktu. Belki de tek bir gün bile yeterdi bize…
Her şeyden önce, tüm şeylerden önce, söylenmemiş cümlelerden önce bir yolculuğa çıkmak isterdim seninle ruhu en eski kokan haliyle. En planlı ama en plansız akışında, kaçmak isterdim uzak bir yere ya da yakın ama sadece bizce olan bir yerlere. Öyle uzun uzun günlerce gecelerce kalmamıza da gerek yoktu. Belki de tek bir gün bile yeterdi bize…
Başka türlü uğurlamak isterdim seni, hani en son yapılanlar
hafızada daha canlı kalır ya he işte bu yüzden elini tutarak uğurlamak isterdim
seni. Tadı damağında kalan bir günle göndermek isterdim…
Çocukluktan kalan mutluluk verici detaylarla başlamak fena
olmazdı mesela güne…
Bodrum’da kahvaltı
Maviler ve beyazların yer aldığı bir denizin kenarında harika bir kahvaltı yapmakla başlayabilirdik, bunun için ruhumuz Bodrum’da olsun. Ne fark ederki bedenimizin nerede olduğu, yan yana olmak ve düşlediğin düşün içinde olmak fazlasıyla yeterliydi bizim için (bu da bir düş).
Bodrum’daki kahvaltının ardından sanki şehrin içinde yer
değiştiriyormuş gibi en alakasız illerde olmaya devam…
Kahvaltı, ardından bir yürüyüş ister ama değil mi benim sevgilim? E hadi o zaman şöyle Sapanca’da gölün kenarında bir yürüyüş yapalım. Ardında da bir Türk kahvesi fena gitmez diye düşünüyorum.
Yolculuk biter mi
dersin hiç? Hayııır tabiî ki de…
Artık sıcak biraz biraz rahatsız etti bizi değil mi? O zaman Didim’e gidelim, buz gibi tuzlu ve de cam gibi bu suya girelim. Kulaç atmak iyi geldi ama denizin ortasında yüzüyor olmak daha iyi olmaz mı canım? “Hıhı” diyen sesle tekneye atlıyoruz şöyle kısa bir kıyı gezisi için ve sonrada denizin ortasında yüzmek için, işte şimdi “ohhh be” diyerek serin sularda rahatladık…
Birer kadeh şarap iyi gelsin diye cümlelerimize…
Bu yorgunluğa biraz uyku eklemeli ama çok değil, sadece bir saat. Yoksa nasıl devam ederiz dersin bu yolculuğa? Uyuduk uyandık ve rotamızı Şirince’ye çevirdik akşam gün batımını izlerken birer kadeh şarap iyi gelsin diye cümlelerimize. Ben elma şarabını tercih ederken sen kırmızıdan yana kullandın hakkını…
Artık sıcak biraz biraz rahatsız etti bizi değil mi? O zaman Didim’e gidelim, buz gibi tuzlu ve de cam gibi bu suya girelim. Kulaç atmak iyi geldi ama denizin ortasında yüzüyor olmak daha iyi olmaz mı canım? “Hıhı” diyen sesle tekneye atlıyoruz şöyle kısa bir kıyı gezisi için ve sonrada denizin ortasında yüzmek için, işte şimdi “ohhh be” diyerek serin sularda rahatladık…
Birer kadeh şarap iyi gelsin diye cümlelerimize…
Bu yorgunluğa biraz uyku eklemeli ama çok değil, sadece bir saat. Yoksa nasıl devam ederiz dersin bu yolculuğa? Uyuduk uyandık ve rotamızı Şirince’ye çevirdik akşam gün batımını izlerken birer kadeh şarap iyi gelsin diye cümlelerimize. Ben elma şarabını tercih ederken sen kırmızıdan yana kullandın hakkını…
Biraz heyecana ne dersin? Balon’a binmek için Fethiye’ye
geçmeliydik bu sorunun olumlu cevaplanabilmesi için… Waow!!! O kadar da korkunç
değilmiş en tepede olmak be…
Sonra ardından Büyük Ada’ya geldik. Eee adaya gelip de bisiklete binmeden geri dönülmezdi. Elbette ki bindik, hem de en çocuk ruhumuzla çevirdik pedalları. Yorulduk, bir ağacın gölgesinde dinlendik, dordurmalarımızı yedik…
Sonra ardından Büyük Ada’ya geldik. Eee adaya gelip de bisiklete binmeden geri dönülmezdi. Elbette ki bindik, hem de en çocuk ruhumuzla çevirdik pedalları. Yorulduk, bir ağacın gölgesinde dinlendik, dordurmalarımızı yedik…
Yavaş yavaş akşam
olmakta…
Akşam yemeğinden önce elimizdeki uçurtmamızı uçurmaya
çalıştık ama rüzgar yoktuki uçuramadık, olsun emek verdik, hemen pes etmedik.
Ardından da güzel bir gün batımı eşliğinde Ağva’ya geçtik özel şaraplarımız, lezzetli
yemeklerimiz, göl kenarındaki masamızda bizi bekliyordu. “Ooo harika”
cümlesiyle başlayan uzun sohbetimize bir Sezen Aksu şarkısı eşliğinde kısacık
bir mola vererek dans ettik… Sonra biraz daha yürüdük…
Dilek balonları ile de gece gökyüzüne uçurduk dileklerimizi
süslü kayığımızda otururken, sonra Kızkulesi’nde olduk birden İstanbul’a uzun
uzun baktık, birer birer yanıp sönen ışıklara şarkılar mırıldandık…
Yorulduk mu dersin?
Gitme vakti de gelmiş mecburiyetlere zaten, öyleyse sevgili benim bu düşlerimin içinde sen hoşkal. Yolun hangi durağa düşerse, sayamadığım illerden ben yine yazarım sana bir hikaye…
Hani hep derim ya ben: “Hayallerime dokun…” yine diyorum
işte “hayallerime dokun.”
** Bana biraz renk ver…
Mail adresinizi göremediğim için buraya yazdım :)
YanıtlaSilMerhaba,
Ben www.besparasiz.net Blog yazarıyım..Aşağıda ekleyeceğim link'teki konuya desteklerinizi rica ediyorum...Maksadım link'imin yayılması değil blogcu arkadaşlarımın bu konuda yazılar yazıp okurlarını bilgilendirmeleri..Belki bu sayede süreci hızlandırmış oluruz...Şimdiden teşekkür ediyorum..iyi çalışmalar diliyorum...
Ayşegül ....
http://www.besparasiz.net/
http://www.besparasiz.net/2012/07/7-temmuzda-toplu-tasma-araclarna.html
Aslıhan'cım nasıl iyi geldi bu yazı anlatamam...Tam da ''Offff bitse de gitsek'' moduna girmişken okudum ve birden canlandım...Kalemine sağlık:)))
YanıtlaSil