İnternette gezindiğim anların birinde
nerde, ne şekilde denk geldiğimi bilmediğim ama sonrasında röportaj yapmalıyım dediğim Barış Çakmak ile yazışmalarımız sonucunda şimdilerde oynadığı tiyatro oyunu olan “Korku İmparatorluğu” öncesi
Tünel’de Apera’da buluştuk.
Karşımda çok sert ve net birisini bekliyordum. Nedendir bilinmez ama bende öyle bir yer edinmiş zamanla. Oynadığı karakterlerden midir ya da resimlerinden midir veya her ikisi midir tam bilmiyorum ama bu izlenimimde yarı yarıya doğru çıktı. Şöyle ki kendisi son derece net ama o kadar da sert değil. Son derece keyifli geçti röportajımız durum böyle olunca da.
Son zamanlarda neler yaptığından birçok konuya kadar konuştuk kendisiyle. Röportajımızı birkaç gün içinde sizinle de paylaşacağım. Öncesinde birkaç küçük detay paylaşmak istedim.
Neyi neden istediğini çok net bilen biri mesela.Az da olsa ukala tavrı olan biri.
İyi bir oyuncu. (bunu sadece basit bir tv izleyicisi olarak söylüyorum)
Röportaj yapması keyifli biri çünkü uzun cümleler kuruyor.
Hayatı boyunca berbere gitmekten, o koltuğa oturmaktan tedirginlik duyan biri.
3. sınıfta oyuncu olmaya karar veren ve işe Venedik Tacir’i ile başlayan biri.
Kırılma noktasını üç bölümden öteye gidemeyeceğini düşündüğü “Zerda”dizisinin doksan bölüm devam etmesiyle yakalamış biri
Sanatın her dalı ile ilgilenilmesi gerektiğini düşünen ve bunun mutlaka böyle olması gerektiğine inanan biri.
Oyunculuk için; “büyük bir kumar oynadım ama elim sağlamdı, kazandım.” diyen biri.
Onun kadını mutlaka kitap okumalı ama yetmez zeki olmalı, güzel olmalı aynı zamanda da.
Herkesin tiyatroya gelmesine gerek yok diye düşünen biri.
İçi dolu her eleştiriyi kabul eden biri.
Resimler yapan ve sergi açma yolunda ilerleyen biri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder