Kimimiz bu ayı sever kutlarız kimimizde amaaan boşver der geçiştiririz ve de ekleriz, diğer günlerden farkı neki diye. Hemen farkını anlatayım size öyleyse. Aziz Valentine’nın öyküsü üçüncü yüzyıla dayanan yıllar önce yaşanmış bir aşk hikayesi. O dönemde Roma İmparatoru 2. Claudius zalimliklerinin sonucunda ortaya çıkan günde denilebilinirmiş aslında. Hikayeye göre İmparator’un anlattıklarının yanlış olduğunu söyleyen ve Aziz olarakta kabul edilen filozof Valentinus'un yakalanıp hapse atılmasıyla birlikte başlayan ve gardiyanın kör kardeşinin gözlerinin açılması umuduyla Valentinus’un yanına getirmesiyle devam eden hikaye, Julia’nın gözlerinin açılıp, Valentine’nın öldürülmesiyle efsaneleşir. O gün bugündür de 14 Şubat sevgililer günü olarak kutlanır. O gün dediğim yılda 14 Şubat 270.
Her yıl kutladığımız ya da kutlamasak bile “Sevgililer Günü” cümlesini geçirdiğimiz bu ay bana bir şey ifade etmiyor aslına bakarsınız. Hikayeyi özet olarak yazdım size. Bu onların hikayesi diye düşünüyorum ben. Kendi hikayem var benim diyorum sonra. Bu yüzden de ben bu günü yok sayan gruptanım. Yanlış anlaşılmasın özel günlere saygım ve de sevgim sonsuzdur ama “Sevgililer Günü” “Sevgilimle olan gün” kavramıyla karışınca ben özel zamanlarımdan biri olarak kabul etmiyorum bugünü.
Aşkı severim hem de dolu dizgin yaşarım.
Aşk; her zaman gülücüklerle bakmayı sağlar.
Aşk; hep iki kişilik düşündürür.
Aşk; heyecan katar.
Aşk; huzur verir.
Aşk; ansızın, anlık mutluluk sağlar.
Aşk; kalbi hızlandırır, yüzü kızartır, elleri terletir, cümleleri karıştırır ama yine de
Aşk; işte ben buradayım ey hayat dedirtir her seferinde, yaşattığı tüm güzelliklerle.
Aşk; yaşlılıktan titreyen eline, kalbinden gelen hızı katmaktır kimi zamanda...
Aşk; bence bunlardan ibaret ama iki afacana da sormadan edemedim. Cevaplara bakar mısınız?
"9 yaşındaki Emir, hayal olduğunu; 5 yaşındaki Ece Naz ise evcilik oyunu, birlikte el ele yürümek ve birbirine kırmızı gül vermek olduğunu söyledi."
Yaşlardan çıkan cevaplar “Aşkın yaşı yoktur” cümlesini bir kez daha hatırlatıyor bana. Tabiki bu yaşta çocuk aşkı anlamaz ama tanımlamalar hiçte fena değil derim ben. Siz ne dersiniz?

Hep savunduğum ve sanırım savunmaya da devam edeceğim değişmeyen bir şey var ki o da;
aşkın, sevginin; zaman, mekan, doğru, yanlış, iyi, kötü, hiçbir ayrım yapmadan sonuna kadar devam demesi... Kendinize özel bir gün seçin sizde ve her yıl 14 Şubat yerine o günü kutlayın. O gün alın hediyenizi, o gün hazırlayın en şık sofranızı, o gün en güzel bir yerde ayırtın yerinizi, o gün hazırlanın sevdiğiniz için her zamankinden biraz daha özenli… Unutmayın, özel anları unutulmaz kılmak sizin elinizde.
Hep sevgiyle çoğalmayı umud eden Aslıhan . . .